Kulak
Kulak temizleme zararlıdır ve alışkanlık yapar (!)
Bazı kişilerde kulak akıntısı birikir ve dönem dönem temizlenmesi gerekir. Pamuklu çöpler ile kulak temizlemeye çalışmak zararlıdır. Kulak temizletmek alışkanlık yapmaz.
Baş dönmesi olunca hemen beyin cerrahisine veya nörolojiye gidilmelidir (!)
Baş dönmesi ve dengesizlik hissi birbirine karıştırılan hislerdir. Etrafın veya kişinin dönmesi şeklinde tarif edebileceğimiz “baş dönmesi”nde ilk başvurulacak branş kulak burun boğaz hastalıklarıdır.
Kulak tüpü takılan çocukların kulaklarına su kaçmamalıdır (!)
Ventilasyon tüplerinin yüzey basıncı suyun tüp içerisinden orta kulağa geçmesine izin vermez, bu sebeple tüp takılan kişilerin banyo yaparken, havuza, denize girerken kulaklarını sudan korumalarına gerek yoktur, hatta sudan koruyanlarda bazen dış kulak salgısının zamanla kuruyup tüpü tıkama tehlikesi vardır.
Burun
Burun kanaması olan hasta hemen yatırılmalı, ensesine soğuk su uygulanmalıdır (!)
Genelde burun kanamalarında hasta yatırılır ve burun içerisine pamuk sokulur. Bunun yerine hastanın burun içerisi soğuk su ile temizlenmeli ve hasta oturtularak burun kanatları sıkılmalıdır. Yüze ve burun etrafına buz tatbik edilmeli ve en kısa zamanda bir kulak burun boğaz uzmanına başvurulmalıdır.
Genel
Üst solunum yolu enfeksiyonlarında hemen antibiyotik başlanmalıdır (!)
Üst solunum yolu enfeksiyonları en sık karşılaşılan ve en fazla yanlış, gereksiz antibiyotik kullanılan rahatsızlıklardır. Üst solunum yolları enfeksiyonlarının büyük kısmı antibiyotiklerin etki etmediği virüsler tarafından oluşturulur. Virüs tarafından oluşturulan enfeksiyon şüphe veya tespit edilen hastalarda antibiyotik vermek fayda yerine zarar verir, çünkü antibiyotikler normalde üst solunum yolumuzda – bir yerde koruyucu olarak bulunan – bakterileri öldürür ve virüslerin daha rahat üremesine yol açar, üstelik mantar enfeksiyonlarının oluşmasına da yol açabilir.
Enfeksiyon sebebi bakteri ise yine erken antibiyotik başlamak gereksizdir. Mikrobu yok eden vücudumuzun doğal savunmasıdır, antibiyotikler sadece yardımcıdır. Bunu bir örnekle açıklamak daha anlaşılır olacaktır. Doğal savunmayı bir orduya, antibiyotikleri de silaha benzetelim. Şayet ordu görevini yapmıyorsa silah bir işe yaramaz. Doğal savunmanın mikrobu tanıması gerekmektedir, erken antibiyotik başlanması savunmanın mikrobu yeterince tanımasını engelleyebilir, bu da antibiyotik bitince kalan az miktardaki hastalık yapan mikropların , vücut onları tam olarak tanımadığı için, yeniden üremelerine yol açar. İşte antibiyotik biter bitmez enfeksiyonun yenilemesinin sebeplerinden birisi budur.
Ateş çok tehlikelidir ve hemen hızlı bir şekilde düşürülmelidir, antibiyotik acilen başlanmalıdır (!)
Ateş, vücudun reaksiyon olarak ortaya çıkardığı bir durumdur ve bir savunma mekanizmasıdır. Yüksek ateşte vücut mikropları daha kolay durdurmakta ve öldürmektedir. Yüksek ateşte mikropların üremeleri yavaşlar. Bu bilgiler, ateşin bizim düşmanımız değil dostumuz olduğunu gösterir. Ateşimiz çıkınca vücudumuzun mikropla savaştığını anlayıp sevinmeliyiz aslında. Hemen antibiyotik vermek yukarıda da belirttiğimiz gibi zaten gereksizdir, ateş için ise tamamen gereksizdir. Diyelim ki enfeksiyon yapan mikrop bakteri ve antibotik seçimi doğru, yine antibiyotiğin kana karışıp mikrop sayısını ateşi düşürecek kadar azaltması ortalama 48 saat alacaktır. Antibiyotikler ateş düşürücü ilaçlar değillerdir, ancak doğru kullanılırlarsa dolaylı olarak ateş düşürürler, dolayısı ile gece yarısı ateş çıkınca panik olarak antibiyotik vermek bilimsel değildir.